TaraLabs The Muse XLR/HFX
Taralabs firması 1984 yılında, Matthew Bond tarafından, Amerika Birleşik Devletlerinin Oregon eyaletinde kurulmuştur.
Tara Labs “The Absolute Reference Audio” ifadesinin kısaltmasıdır.
TARA Labs, solid core (tek damarlı) iletken yapısını, özel geometrilerle optimize eden ilk firmalardan biridir. Firma, geleneksel yuvarlak tel yerine, dörtgen kesitli iletkenler kullanılır. Bu yapı sayesinde, deri etkisi (skin effect) azalır ve frekans tepkisi daha doğrusal hale gelir. Düşük empedansa ve kapasitansa sahip, yüksek hızda sinyal iletimi sağlanır.
Bu teknoloji ‘Rectangular Solid Core (RSC™)’ adı altında firmanın patentli teknolojilerinden bir tanesidir.
Firmanın geliştirmiş olduğu bir başka patent,
‘’A.I.R™ – Aero-PE Insulation Reduction Technology’’ dir.
Konvansiyonel sinyal kablolarında genellikle iletken (conductor), doğrudan teflon, polietilen (PE) ve PVC gibi yalıtkan malzemelerle sarılır. Bunun sonucunda yalıtım malzemeleri elektriksel olarak bir kondansatör görevi görür. Bu kesinlikle istenmeyen bir durumdur. Çünkü, sinyal geçerken yalıtkan malzeme bir miktar enerjiyi gecikmeli olarak boşaltır. Bu da zamanlama hatası (phase smear) ve tonal bulanıklık yaratır.
A.I.R™ teknolojisinde, Aero-PE adı verilen özel bir hava-yüklü polietilen köpük kullanılır ve iletken ile izolasyon malzemesi arasında hava boşluğu oluşturulur. Bunun sonucunda dielektrik seviyesi çok düşük bir ortam sağlanır.
A.I.R™ teknolojisi ile sessiz, temiz bir arka planelde edilir. Faz kayması çok azdır, enerji kaybı minimumda olduğu için mikro detaylarda ve sistem çözünürlüğünde artış, kompresyonun azalması ile de dinamiklerde artış gözlemlenir.
TaraLabs’in geliştirmiş olduğu bir diğer önemli Ar-Ge ise Floating Ground Station Technology’dir. Konvansiyonel kablolarda, Shield (koruma) katmanı genellikle sinyal ground hattına doğrudan bağlıdır. Bu durum hem toprak parazitlerinin hemde EMI/RFI parazitlerinin iletilmesine sebebiyet verir. Shield katmanının toprak hattına bağlı olması, ground loop, elektromanyetik karışma, hum ve zemin gürültüsü riski oluşturur.
Floating ground station teknolojisinde Shield (koruma) hattı sinyal ground’dan izole edilmiştir. Bunun yerine shield, kablodan çıkan bir drain wire (topraklama teli) üzerinden HFX adı verilen bağımsız bir ground station kutusuna yönlendirilir. HFX ile parazitleri dışarı atmak yerine içeride pasif olarak sönümlenmesi sağlanır.
İçerisindeki özel karbon filtreler ile, yüksek frekans EMI / RF sinyalleri absorve edilir.
Bu sayede toprak üzerinden gelen faz bozulmaları engellenir, crosstalk azalır, stereo efekti netleşir, ground loop riski tamamen ortadan kalkar.
Firmanın genel karakteristik yapısı ile ilgili bilgilerin ardından sırada sistemime yaklaşık 3 ay önce eklemiş olduğum XLR The Muse w/HFX Ground Station Interconnect kablosu var.
Özellikle The Muse gibi bakır tabanlı bir kabloya yönelmemin bazı temel sebepleri bulunmakta. Sistemimde birçok farklı yapıda kablo deneme imkanım oldu.
Gümüş kablolar, bakır kablolara göre yaklaşık %5 daha fazla iletkendir. Bu, özellikle yüksek frekanslı sinyallerde (örneğin tiz bölgesinde) daha iyi enerji aktarımı sağlar. Lambalı sistemler, doğası gereği hızlı değil, fakat akışkan bir yapıya sahiptir. Gümüş kablolar bu akışı hızlandırıp tizleri öne çıkarırken, bas bölgesinde gövdeyi azaltır. Aynı zamanda Lambalı sistemler özellikle ikinci harmonikler tarafından oldukça zengindir. Gümüş kabloların hızı özellikle üst frekansları (tiz bölgesi) öne çıkarırken basların geride kaldığı bir denge yaratır.
Allnic gibi lambalı topolojiye sahip bir Dac kullanıyorsanız, ilk kablo denemenizi bu yüzden bakır tabanlı bir kablo ile yapmanızı öneririm. Burada kesinlikle tek bir doğru yoktur ve sistemin dengesine göre seçim yapmak en önemlisidir.
The Muse, firmanın referans sınıfında konumlandırdığı bir kablo. Özellikle ultra şeffaflık sunması, sistemde arka plan sessizliği, stereo efekti ve mikro detayları öne çıkarmak amacıyla geliştirilmiş bir modeldir.
Kabloyu Allnic Dac ile Thrax Audio Dionysos preamfi arasında konumlandırdım. Açıkçası HFX toprak kutusu benim için ilk defa kullanacağım bir kablo elemanıydı. Küçük bir araştırmadan sonra kablonun Dac çıkışındaki topraklama kablolarını HFX’e bağladım. Açıkçası inceleme yazıları ve forumlardaki yorumlar dışında kablo ile ilgili çok fazla bir fikrim yoktu.
Tony Overwater (double bass) ve Atzko Kohashi (piano) nin ‘Creschent Music of John Coltrane’ albümü.
Piano’nun ardından gelen ilk bass notalarında, Franco Serblin Ktema’dan gelen müzik Tony Overwater’ın enstrümanını her bakımdan önümde modelliyordu.
Enstrümanın boyutu ve kontrbass’ın her telinden ayrı ayrı gelen notaların doğallığı…
Hoparlörlerin sanki form değiştirip, bir kontrbass şeklini alacakmış hissiyatı kesinlikle unutulmazdı.
Yukarıda sizlere aktarmaya çalıştığım kablo teknolojileri ve getirileri tamamen gözler önündeydi. Özellikle akustik enstrümanlardaki detay artışı ve enstrümanların arasındaki hava boşluklarının vermiş olduğu his unutulmazdı.
HFX ground box’ın sağlamış olduğu arka plan sessizliği bu kabloyu kendi sınıfındaki rakiplerinin kesinlikle bir adım önüne çıkarıyor.
Özellikle üst düzey çözünürlük, tamamen sessiz bir arka plan, çok iyi bir stereo efekti, net bir enstrüman ayrımı, hafif sıcak ve organik bir sunum arıyorsanız, Taralabs The Muse w/HFX Ground Station sizin için ideal bir seçim olabilir.
